7.SINIF TÜM ÜNİTELER KAVRAMLAR SÖZLÜĞÜ
(Çalışma Sosyal Bilgiler Öğretmeni ERKAN İSANMAZ öğretminimize aittir. https://sosyalbilgiler.biz/forum/konu/sosyal-bilgiler-7-sinif-7-uenite-soezluegue.63691/ adresinde orjinaline ulaşabilirsiniz)
7.SINIF 1.ÜNİTE SÖZLÜĞÜ
Akıllı İşaretler: İzleyicileri televizyon
yayınlarının olumsuz etkilerinden korumak amacıyla Radyo Televizyon Üst Kurulu
tarafından geliştirilen sembollerdir.
Ajans: Haber toplama, yayma ve üyelerine
dağıtma işiyle uğraşan kuruluş.
Anayasa: Bir devletin yönetim
biçimini belirten, yasama, yürütme, yargılama güçlerinin nasıl kullanılacağını
gösteren, yurttaşların kamu haklarını bildiren temel yasa.
Asparagas: Yalan veya gerçek dışı yapılan
haber.
Basın: Kamuoyunu aydınlatmak amacı ile
çıkan yayınların tümü.
Ben Dili: Bireyin karşılaştığı davranış ve
durum karşısında kendi tepkisini, duygu ve düşüncelerini açıklayan ifade şekli.
Beden Dili: Jest ve mimik, fiziksel
duruş, yüz ifadeleri ve göz hareketleriyle alıcıya ilettiğimiz mesaj, sözel
olmayan iletişim biçimi.
Çatışma: Bir ya da birden çok
kişinin herhangi bir konu üzerinde anlaşamadığı durum.
Diyalog: Karşılıklı konuşma.
Empati: Kendini duygu ve düşünce olarak başka
bir insanın yerine koyma.
Empati Kurma: Dış dünyayı karşımızdaki
insanın penceresinden, yani onun penceresinden görmeye çalışma.
Etkileşim: Nesnelerin ya da olayların
karşılıklı birbirlerini etkilemeleri.
Etkili Dinleme: İletişimde bulunduğumuz
kişiden mesajı tam ve doğru alma
Etkili İletişim: Vermek istediğiniz mesajı
en kısa sürede ve en net şekilde karşı tarafa iletme.
Hoşgörü: Kişinin farklı dini
inançlara, ahlaki değerlere veya dünya görüşlerine sahip başka insanlara
müdahale etmekten kaçınması.
İletişim: Kişilerin duygu, düşünce
ya da fikirlerini çeşitli yollarla başkasına aktarması.
Jest: Herhangi bir şeyi açıklamak için
genellikle el, kol ve baş ile yapılan içgüdüsel veya iradeli hareket.
Kitle İletişim Aracı: Bir toplumda,
kişilerin haber almasını sağlayan televizyon, radyo, gazete, dergi, internet
gibi araçlar bütünü.
Medya: Yazılı ve görsel basın ve yayın
organlarının genel adı.
Medya Okuryazarlığı: Bilinçli medya takipçisi
ve kullanıcısı olma.
Mimik: Duyguları, düşünceleri belirtecek
biçimde yüzde beliren kımıldanışlar, hareketler.
Muhabir: Basın ve yayın organlarına
haber toplayan, bildiren veya yazan kimse.
Radyo Televizyon Üst Kurulu(RTÜK): Ülkemizde
yayın yapan kuruluşların belli ilkeler doğrultusunda yayın yapmalarını sağlamak
amacıyla radyo ve televizyonların yayınlarını düzenlemek ve denetlemekle görevli
kurul.
Olağanüstü Hal: Doğal afet, salgın
hastalık, ekonomik bunalım, kamu düzenini tehlike altına sokan yaygın şiddet
vakaları gibi durumlarda düzeni sağlamak için yönetim makamlarının yetkisinin
genişletilmesi.
Olumlu İletişim: İnsanların iletişimde
saygı, sevgi, hoşgörü içerisinde, kibar bir şekilde konuşup duygu ve
düşüncelerini tam bir şekilde anlatması durumu.
Olumsuz İletişim: Bir kişi veya birden
fazla kişi ile konuşurken iletişimde zorluklar olması kişilerin birbirini
anlayamaması.
Sansür: Gazete, dergi gibi basın
organlarındaki yazı, resim, karikatür gibi unsurların önceden devlet makamları
tarafından incelenerek basım ve yayının yasaklanması.
Sen Dili: Bireyin mesajını
aktarırken karşı tarafı suçladığı ve sonucu karşı tarafa yüklemeye çalıştığı
ifade biçimi.
Seferberlik: Bir ülkenin silahlı
kuvvetlerini savaşa hazır duruma getiren, ülkenin ekonomisini, yönetimini savaş
gereklerine uyacak duruma sokan hazırlıkların ve önlemlerin tümü.
Sıkıyönetim: Olağanüstü zamanlarda ve
durumlarda ülkede güvenliğin sağlanması için ordunun yardımıyla
gerçekleştirilen yönetim.
Sosyal Medya: Genel ağ üzerinden
insanlar arasında erişim, dönüşüm, etkileşim ve bağlantı kurma.
Sözlü İletişim: Konuşmaya dayalı iletişim.
Sözsüz İletişim: Jest, mimik ve çeşitli
hareketlerle sağlanan konuşmadan sağlanan iletişim.
Tekzip: Asılsız veya yanlış yapılan bir
haberin düzeltilmesi.
Telgraf: Özellikle eski dönemlerde
haberleşme amacı ile iletilen yazılı haber.
Uzlaşma: Çatışma durumunun sona
ermesi. Anlaşma.
Yazılı İletişim: Yazı yoluyla sağlanan
iletişim.
7.SINIF 2.ÜNİTE SÖZLÜĞÜ
Aforoz: Hıristiyanlıkta, dine ve dinsel
kurumlarla otoritelere karşı ağır suç işleyenlere kilise tarafından verilen
dinden çıkarma cezası.
Ahilik: Selçuklular ile Osmanlılar döneminde
Anadolu’da sosyal dayanışmayı amaçlayan esnaf, zanaat gibi çalışma kollarını
içine alan sosyal örgütlenme.
Akçe: Osmanlı Devleti’nde 1820 yılına
dek kullanılan ve para birimi olarak kabul edilen gümüş sikke.
Astronomi: Gök cisimlerinin
konumlarını, hareketlerini, birbirlerine olan uzaklıkların ölçülmesini,
bunların fizik ve kimya bakımından yapılarını anlatan bilim, gök bilimi.
Ayan: Osmanlı Devletinde bir bölgenin
ileri gelenleri, eşraf, toprak ağası.
Aydınlanma Çağı: 18. yüzyılda Avrupa’da
ortaya çıkan ve her konuda akla öncelik tanıyan düşünce sistemi.
Azap: Bekar Türk gençlerinden meydana
getirilen yaya asker.
Azınlık: Bir toplumda sayıca az
olan etnik kökeni ya da kültürel özellikleri farklı olan kimseler.
Barut: Ateşli silahla bir merminin
atılmasına veya herhangi bir aracın fırlatılmasına yarayan, patlayıcı madde.
Barok: 17. ve 18. yüzyıllarda Avrupa’da
görülen sanat akımı.
Bimarhane: Akıl hastalarının tedavi
edildiği hastaneler.
Burjuva: Şehirlerde yaşayan orta sınıf
olan kimse.
Caiz: Din, yasa, töre vb. bakımdan
işlenmesinde, yapılmasında sakınca olmayan, yapılıp işlenmesine izin verilen.
Cebeciler: Osmanlılarda silah
bakım ve onarım işlerinden sorumlu askeri birlik.
Ceride-i Havadis: Osmanlı Devleti’nde
yayınlanan ilk özel gazete.
Cihat: Müslümanların din uğruna
yaptıkları mücadele.
Cirit: At koşturup birbirine değnek
atarak takım hâlinde oynanan oyun.
Coğrafi Keşifler: 15. yüzyılda pusula ve
açık denizlerde uzun yolculuklara dayanabilecek gemilerin yapılmasıyla
Avrupalıların (Portekizler ve İspanyollar) yeni yerler ve kıtalar keşfetmeleri.
Defterdar: Osmanlı Devleti’nde gelir ve
giderlerini düzenleyen ve bütçeyi hazırlayan yetkili kişi.
Derebeylik: Orta Çağ’da, toprak
mülkiyetine sahip olan ve himayesindeki toprağa bağlı köylülerin üretiminden
büyük payı alan toprak sahiplerinin egemenliğine dayanan toplumsal düzen.
Devşirme: Devlet hizmetlerinde ve Kapıkulu
ocaklarında kullanılmak üzere Hristiyan çocukların, Türk-İslam geleneklerine
göre yetiştirildiği sistem.
Divan-ı Hümayun: Osmanlılarda devletin
önemli işlerinin görüşülüp karara bağlandığı kurul.
Dogmatizim: Bir takım düşünceleri her zaman
geçerli ve değişmez doğrular olarak kabul etme.
Donanma: Osmanlı’da deniz kuvvetlerine
verilen isim.
Düyun-u Umumiye İdaresi: Osmanlının aldığı
dış borçları ödeyememesi üzerine alacaklı devletlerin alacaklarını tahsil etmek
için kurduğu ve Osmanlı Devleti’nin gelirlerine el koyan kurum.
Endüljans: Orta Çağ Avrupası’nda bir
tür günah çıkarma ve ölümden sonra cennete gitmek için Papa’nın sattığı af
belgesi
Engizisyon: Orta Çağ’da Katoliklerde
katı din inanışlarına karşı gelenleri cezalandırmak için kurulan kilise
mahkemelerinin adı.
Enterdi: Katoliklerde bir ülkeyi kralı
ile birlikte dinden atmak.
Evlad-ı Fatihan: Rumeli’nin fethi sırasında
büyük yararlıkları görülen Türk halkı.
Ferman: Osmanlı Devleti’nde padişahın verdiği,
uyulması gerekli hükümleri taşıyan yazılı buyruk.
Fetret: Padişahsız geçen süre.
Gayrimüslim: Müslüman olmayan.
Gaza: İslam dinini korumak veya yaymak
amacıyla Müslüman olmayanlara karşı yapılan kutsal
savaş.
Gotik: Avrupa’da 12. yüzyıldan sonra gelişen
temelinde sivrilik biçimi yatan bir mimarlık hareketi.
Grejuva: Rum ateşi. Bizans’ın
kullandığı suda bile yanan ateş.
Halife: Hz Muhammet’ten sonra onun yerine
devlet başkanı olan ve Müslümanların liderliğini yapan kişiye verilen unvan.
Hattat: Çok güzel el yazısı yazan
sanatçı.
Havra: Musevilerin ibadet ettiği yer.
Hisar: Bir şehrin veya önemli bir yerin
korunması için taştan yapılmış, yüksek duvarlı ve kuleli, çevresinde hendekler
bulunan küçük kale.
Hümanizm: 14. yy’da ortaya çıkan felsefe,
bilim ve sanat görüşü, insanlık sevgisi.
Islahat: Genel olarak herhangi bir
kuruluşta, devlet düzeninde eskimiş ya da bozulmuş olan yanları düzeltme.
İcazet: Bilimde ve eğitimde öğrenimi
tamamlayanlara verilen belge.
İhtilal: Bir ülkenin siyasal, sosyal ve
ekonomik yapısını veya yönetim düzenini değiştirmek amacıyla kanunlara
uymaksızın cebir ve kuvvet kullanarak yapılan geniş halk hareketi, devrim.
İskân: Bir topluluğu yerleştirme,
yurtlandırma.
İsyan: Herhangi bir amaçla kurulu
düzene veya devlet güçlerine karşı gelme.
Kalyon: Osmanlı donanmasında hareketini sadece
yelkenlerle sağlayan savaş gemilerinden en büyüğüne verilen ad.
Kapıkulu Süvarileri: Kapıkulu askerlerinin atlı
sınıfı.
Kapitülasyon: Osmanlı Devleti’nde
yabancı tüccarlara verilen ayrıcalık. İmtiyaz.
Kaptanıderya: Osmanlı Devleti’nde deniz
kuvvetlerinin en büyük askeri ve idari amiri.
Karavela: Osmanlı deniz kuvvetlerinde
kullanılan büyük savaş gemilerine verilen isim.
Kaşif: Var olan ancak bilinmeyen bir
şeyi bulan, ortaya çıkaran, keşfeden kişi.
Katolik: Roma Kilisesi ya da bu
kilisenin dini lideri Papa’nın etrafında birleşen mezhep.
Külliye: Bir caminin çevresinde medrese,
imaret, sebil, kitaplık, hastahane gibi yapıların bütünü.
Levend: Osmanlı’da deniz askeri.
Lonca: Belli bir iş kolunda usta, kalfa
ve çırakları içine alan dernek.
Mamur: Gelişip güzelleşmesi, hayat
şartlarının uygun duruma getirilmesi için üzerinde çalışmış olan bakımlı imar
edilmiş yer.
Medrese: Müslüman ülkelerde orta ve
yükseköğretimin yapıldığı eğitim kurumlarının genel adı.
Merkezi Otorite: Otoritenin tek bir
kaynakta toplanmasına ve bu kurum ya da kişinin siyasi anlamda problemler
yaşamadan yönettiği toprak parçasında düzenlemeler yapabilmesi.
Mezhep: Bir dinin görüş, yorum ve anlayış
ayrılıkları sebebiyle ortaya çıkan kollarından her biri.
Müderris: Medreselerde ders veren hoca.
Nişancı: Padişahın ferman ve beratlarını
hazırlayan, yazışmalara bakan ve bunlara tuğra (padişah imzası) basan divan
üyesi.
Nizam-ı Cedit: Osmanlı Devleti’nde 3.
Selim zamanında yapılan askeri, teknik, ekonomik vb. alanlarda yapılan
yeniliklerin adı. Aynı dönemde Batı örnek alınarak kurulan ordunun adı.
Ortodoks: Patrik denen dini liderin
etrafında birleşen mezhep.
Papa: Katolik mezhebinin lideri.
Papaz: Hristiyan din adamı, peder.
Patrik: Ortodoks ve bazı Doğu
kiliselerinin başkanı.
Pusula: Üzerinde kuzey, güney doğrultusunu
gösteren bir mıknatıs iğnesi bulunan ve yön saptamak için kullanılan aygıt.
Reaya: Osmanlı Devleti’nde yönetime
katılmayan, askeri sınıf dışında kalan, geçimini tarım ve ticaretle sağlayan
kesim.
Reform: Hristiyanlığın Katolik
mezhebinde yapılan düzenlemeler.
Rönesans: Bilim, edebiyat, resim ve
müzik gibi alanlarda gelişme ve yenilik yapma.
Sadrazam: Osmanlılarda padişahın yardımcısı,
mutlak vekili ve padişahtan sonra en yetkili kişidir.
Seyahatname: Bir yazarın gezip gördüğü
yerlerden edindiği bilgi ve izlenimlerini anlattığı eser.
Sipahi: Osmanlı İmparatorluğu’nda tımar sahibi
bir sınıf asker. Atlı asker. Süvari.
Siyasi Birlik: Bir ülke veya bölgede yaşayan
bütün insan topluluklarının bir yönetim altında toplanması.
Skolâstik Düşünce: Ortaçağ boyunca Katolik
kilisesinin egemenliği altında olan, bilime kapalı dine dayalı düşünce.
Sömürgecilik: Genellikle bir devletin başka
ulusları, devletleri, toplulukları, siyasal ve ekonomik egemenliği altına
alarak yayılması veya yayılmayı istemesi.
Süvari: Atlı asker.
Şahi: Büyük top.
Şehzade: Osmanlılarda padişahın erkek
çocuklarına verilen isim.
Şeyhülislam: Osmanlı devlet yönetiminde
yapılan işlerin dine uygun olup olmadığına dair fetva veren divan üyesi.
Nüfuz: Söz geçirme, güçlü olma.
Tanzimat: Sultan Abdülmecit
zamanında, 1839’da Gülhane Hattıhümayunu adıyla anılan bir fermanla ilan
edilen, yönetimi iyileştirme tasarısı ve bu iyileştirmenin yapıldığı dönem.
Tebaa: Bir devletin hükmü altında
bulunan halk.
Tekfur: Bizans Devleti’nde illeri
yöneten vali.
Tersane: Gemi yapılan yer.
Tımar: Anadolu Selçukluları ve
Osmanlılarda, belirli görev ve hizmet karşılığında kişilere verilen, yıllık
geliri 3.000-20.000 akçe olan toprak.
Tuğra: Osmanlı padişahlarının imza yerine
kullandıkları, özel bir biçimi olan sembolleşmiş işaret.
Uç Beyliği: Uçların, sivil ve askerî
yönetiminden sorumlu olan görevli.
Ulufe: Osmanlı İmparatorluğu’nda, kapıkulu
askerlerine, saraydaki ve devlet örgütlerindeki kimi görevlilere üç ayda bir
verilen ücret.
Yeniçeri: Orhan Gazi tarafından
kurulan piyade sınıfı asker ocağının erleri.
7.SINIF 3.ÜNİTE SÖZLÜĞÜ
Aktif Nüfus: 15-64 yaş grubunu
kapsayan, çalışabilir etkin nüfus.
Alt Yapı: Bir yapı için gerekli olan
yol, kanalizasyon, su, elektrik gibi tesisatların hepsi.
Bataklık: Çok derin olmayan sularla
örtülü batak bölge.
Beşerî: İnsanoğlu ile ilgili.
Beşeri Faktör: Doğal olmayan, insan
eliyle gerçekleştirilen faktörler.
Beyin Göçü: Yetişmiş, nitelikli ve
eğitimli nüfusun daha iyi çalışma ve yaşama koşulları nedeniyle diğer ülkelere
göç etmesi.
Çarpık Kentleşme: Herhangi bir denetim
gücünün olmadığı, altyapı ihtiyaçlarının dikkate alınmadığı, estetik kaygıların
gözetilmediği, mevcut doğal ve tarihi dokunun korunmadığı ve her türlü
planlamadan uzak olarak yerleşim yerlerinin büyümesi.
Demografi: Nüfus bilimi.
Dış Göç: Bir ülkeden başka bir ülkeye
yapılan göç.
Doğal Faktör: Doğal olarak gerçekleşen,
kendiliğinden oluşan faktörler.
Doğurganlık: Çok doğurma durumu, doğurgan
olma durumu. Belli bir nüfusta belli bir zaman süresi içinde gerçekleşen canlı
doğumların sayısı ya da oranı.
Göç: Ekonomik, toplumsal, siyasi sebeplerle
bireylerin veya toplulukların bir ülkeden başka bir ülkeye, bir yerleşim
yerinden başka bir yerleşim yerine gitmesi.
İç Göç: Ülke içinde yapılan göç.
İltica: Yaşadığı ülkeden ayrılarak bir
başka ülkeden sığınma talebinde bulunma.
İstihdam: Bir kimseyi bir işte çalıştırma,
iş imkânı yaratma.
İş Gücü: Bir ülkede yaşayan
kişilerden üretime katılan, üretimde bulunanlardan sağlanan güç.
İşçi Göçü: Ülkesinde çalışma imkânı
bulamayanların veya daha yüksek ücretle çalışmak
isteyen işçilerin başka ülkelere yaptıkları göç.
İşsizlik: İşsiz kalma, iş bulamama durumu.
Karantina: Bulaşıcı bir hastalığın
yayılmasını önlemek için belli bir bölgenin veya yerin kontrol altında tutulup
giriş çıkışların engellenmesi biçiminde uygulanan sağlık önlemi.
Kentleşme: Elverişli koşulların
doğmasıyla kırsal yörede bulunan küçük bir yerleşim yerinin zamanla büyüyüp
kalabalıklaşması, kent niteliğini kazanması.
Kent Nüfusu: Tarım dışı etkinliklere,
özellikle sanayi ve hizmet etkinliklerine dayalı, 10.000 den daha kalabalık
nüfuslu yerleşim yerlerinde yaşayan nüfus. Şehir nüfusu.
Kırsal: Az insanın barındığı,
genellikle kır durumunda olan yer.
Makineleşme: Üretim işlemlerinin
gelişmiş araçlarla yapılması.
Mevsimlik Göç: Komşu ülkeler arasında ya da
aynı ülke içinde, belli aylarda işgücüne çok gereksinim duyulan yörelere
yapılan göç.
Mübadele: İki ülke arasında karşılıklı
olarak nüfus değişimi.
Mülteci: İltica eden, sığınan.
Nüfus: Sınırları belli bir alanda belli bir
alanda belli bir zamanda yaşayan insan sayısını tespit etmek amacıyla yapılan
işlem.
Nüfus Artışı: Sınırları belli bir
alanda, belirli bir süre içinde meydana gelen insan sayısındaki çoğalma.
Nüfus Piramidi: Bir yerin nüfusunun yaş ve
cinsiyet yapısını gösteren tablo.
Nüfus Sayımı: Sınırları belli bir alanda
belli bir zamanda yaşayan insan sayısını tespit etmek amacıyla yapılan işlem.
Nüfus Yoğunluğu: Bir yerde kilometre kareye
düşen insan sayısı.
Nüfus Dağılımı: Topluma yönelik hizmet ve
etkinliklerin yer seçimini ve toprak kullanım biçimlerini etkileyen, nüfusun
mekânsal dağılımı.
Sit Alanı: Tarih öncesinden günümüze
kadar gelen çeşitli medeniyetlerin ürünü olup, yaşadıkları devirlerin sosyal,
ekonomik, mimari ve benzeri özelliklerini yansıtan kent ve kent kalıntıları ile
önemli tarihi olayların yaşandıkları yerler ve tespiti yapılmış doğal
güzellikleri ile korunması gerekli alanlar.
TÜİK: Türkiye İstatistik Kurumu. Ülkemizde
nüfus sayımı başta olmak üzere birçok istatistiği tespit eden kurum.
Yüz Ölçümü: Bir yerin veya bir şeyin
yüzeyini ölçme sonunda ortaya çıkan miktar.
7.SINIF 4.ÜNİTE SÖZLÜĞÜ
○ Alfabe: Bir dilin seslerini gösteren, belirli bir sıraya göre dizilmiş
belli sayıda harfin bütünü.
○ Astronomi: Gök
cisimlerinin konumlarını, hareketlerini, birbirine olan uzaklıklarının
ölçülmesini, bunların fizik ve kimya bakımından yapılarını inceleyen bilim.
○ Avicenna: Avrupalıların
İbn-i Sina’ya verdikleri isim.
○ Bilim: Evrenin veya
olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve
gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi
○ Bilim insanı: Bilimsel
çalışmalarla uğraşan kimse, bilgin, alim.
○ Bilimsel düşünce: Bilim
temeline dayanan, özgür, eleştirici, araştırıcı ve bağımsız düşünce.
○ Cebir: Artı ve eksi
gerçek sayılarla, bunların yerini tutan harfler yardımıyla nicelikler arasında
genel bağlantılar kuran matematik kolu.
○ Celali Takvimi: Büyük
Selçuklu sultanı Melikşah’ın Ömer Hayyam’a hazırlattığı güneş takvimine verilen
isim.
○ Cihannüma: Kâtip
Çelebi’nin Osmanlı ülkelerinin ilk sistematik coğrafya kitabı olma özelliği
taşıyan eseri.
○ Çivi yazısı: Mezopotamya’da
Sümerler tarafından geliştirilen ve yumuşak kile, çiviye benzer bir kamışla
bastırarak yazılan yazı sistemine verilen ad.
○ Düşünce özgürlüğü: Düşüncenin
dış baskı ve yasaklarla sınırlandırılmaması, fikir hürriyeti.
○ E-kitap: Elektronik
kitap. Bilgisayarların veya diğer elektronik cihazların düz panel ekranında
okunabilen metinden oluşan dijital biçimde sunulan bir kitap yayını.
○ Felsefe: Varlığın
ve bilginin bilimsel olarak araştırılması.
○ Filozof: Felsefe
ile uğraşan ve felsefenin gelişmesine katkıda bulunan kimse.
○ Hadis: Hz. Muhammed’in
söz ve davranışlarını inceleyen bilim.
○ Hiyeroglif: Harflerin
resimlerden oluştuğu yazı sistemi.
○ İcat: Bilinen
bilgilerden yararlanarak daha önce bilinmeyen yeni bir bulguya ulaşma veya
yöntem geliştirme.
○ Kâtip: Kamu kurum
veya kuruluşlarında haberleşmeyi sağlayan, yazışma yapabilen görevli.
○ Kil tablet: Eski
Çağ uygarlıklarında çivi yazısını yazmak için kullanılan kilden yapılmış levha.
○ Latin alfabesi: Romalıların
Yunanlardan aldığı Yunan alfabesini geliştirerek oluşturdukları ve günümüzde yaygın
olarak kullanılan alfabe.
○ Mantık: Düşüncenin
ve düşüncenin varlık biçimlerinin, ögelerinin, türlerinin, olanaklarının,
yasalarının ve düşünce bağlamlarının bilimi.
○ Matbaa: Yazıları,
resimleri ya da belirli şekilleri, çeşitli materyaller (kâğıt, deri, kumaş vb.)
üzerine özel bir teknik sayesinde baskılayarak çıkaran ve birden fazla nüsha
haline hızlıca getirebilen makine veya sistem.
○ Mezopotamya: Tarihte
Fırat ve Dicle Nehirleri arasında kalan bölgeye verilen isim.
○ Mikroskop: Bir
mercek düzeneği yardımıyla küçük nesneleri büyütüp daha belirgin duruma
getirmeye veya çıplak gözle görülmeyenleri göstermeye yarayan alet.
○ Papirüs: Eski
Mısırlıların Nil kıyılarında yetişen, çıplak saplı, otsu bir bitkiden
yaptıkları kâğıt.
○ Parşömen: Yazı
yazmak veya resim çizmek için özel olarak hazırlanan deri.
○ Rasathane: Gözlem
evi. Uzayı gözlemlemek için yapılan yer.
○ Reform: Hristiyanlığın
Katolik mezhebinde yapılan düzenlemeler.
○ Rönesans: XV.
yüzyıldan başlayarak İtalya’da ve daha sonra diğer Avrupa ülkelerinde
hümanizmin etkisiyle ortaya çıkan, klasik İlk Çağ kültür ve sanatına dayanarak
gelişen bilim ve sanat akımı.
○ Sanayi İnkılabı: İnsan
ve hayvan gücüne dayalı üretim tarzından makine gücüne dayalı üretim tarzına
geçilmesi.
○ Alfabe: Bir dilin seslerini gösteren, belirli bir sıraya göre dizilmiş
belli sayıda harfin bütünü.
○ Astronomi: Gök cisimlerinin konumlarını, hareketlerini, birbirine olan
uzaklıklarının ölçülmesini, bunların fizik ve kimya bakımından yapılarını
inceleyen bilim.
○ Avicenna: Avrupalıların
İbn-i Sina’ya verdikleri isim.
○ Bilim: Evrenin veya
olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve
gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi
○ Bilim insanı: Bilimsel
çalışmalarla uğraşan kimse, bilgin, alim.
○ Bilimsel düşünce: Bilim
temeline dayanan, özgür, eleştirici, araştırıcı ve bağımsız düşünce.
○ Cebir: Artı ve eksi
gerçek sayılarla, bunların yerini tutan harfler yardımıyla nicelikler arasında
genel bağlantılar kuran matematik kolu.
○ Celali Takvimi: Büyük
Selçuklu sultanı Melikşah’ın Ömer Hayyam’a hazırlattığı güneş takvimine verilen
isim.
○ Cihannüma: Kâtip
Çelebi’nin Osmanlı ülkelerinin ilk sistematik coğrafya kitabı olma özelliği
taşıyan eseri.
○ Çivi yazısı: Mezopotamya’da
Sümerler tarafından geliştirilen ve yumuşak kile, çiviye benzer bir kamışla
bastırarak yazılan yazı sistemine verilen ad.
○ Düşünce özgürlüğü: Düşüncenin
dış baskı ve yasaklarla sınırlandırılmaması, fikir hürriyeti.
○ E-kitap: Elektronik
kitap. Bilgisayarların veya diğer elektronik cihazların düz panel ekranında
okunabilen metinden oluşan dijital biçimde sunulan bir kitap yayını.
○ Felsefe: Varlığın
ve bilginin bilimsel olarak araştırılması.
○ Filozof: Felsefe
ile uğraşan ve felsefenin gelişmesine katkıda bulunan kimse.
○ Hadis: Hz.
Muhammed’in söz ve davranışlarını inceleyen bilim.
○ Hiyeroglif: Harflerin
resimlerden oluştuğu yazı sistemi.
○ İcat: Bilinen
bilgilerden yararlanarak daha önce bilinmeyen yeni bir bulguya ulaşma veya
yöntem geliştirme.
○ Kâtip: Kamu kurum
veya kuruluşlarında haberleşmeyi sağlayan, yazışma yapabilen görevli.
○ Kil tablet: Eski
Çağ uygarlıklarında çivi yazısını yazmak için kullanılan kilden yapılmış levha.
○ Latin alfabesi: Romalıların
Yunanlardan aldığı Yunan alfabesini geliştirerek oluşturdukları ve günümüzde
yaygın olarak kullanılan alfabe.
○ Mantık: Düşüncenin
ve düşüncenin varlık biçimlerinin, ögelerinin, türlerinin, olanaklarının,
yasalarının ve düşünce bağlamlarının bilimi.
○ Matbaa: Yazıları,
resimleri ya da belirli şekilleri, çeşitli materyaller (kâğıt, deri, kumaş vb.)
üzerine özel bir teknik sayesinde baskılayarak çıkaran ve birden fazla nüsha
haline hızlıca getirebilen makine veya sistem.
○ Mezopotamya: Tarihte
Fırat ve Dicle Nehirleri arasında kalan bölgeye verilen isim.
○ Mikroskop: Bir
mercek düzeneği yardımıyla küçük nesneleri büyütüp daha belirgin duruma
getirmeye veya çıplak gözle görülmeyenleri göstermeye yarayan alet.
○ Papirüs: Eski
Mısırlıların Nil kıyılarında yetişen, çıplak saplı, otsu bir bitkiden
yaptıkları kâğıt.
○ Parşömen: Yazı
yazmak veya resim çizmek için özel olarak hazırlanan deri.
○ Rasathane: Gözlem
evi. Uzayı gözlemlemek için yapılan yer.
○ Reform: Hristiyanlığın
Katolik mezhebinde yapılan düzenlemeler.
○ Rönesans: XV.
yüzyıldan başlayarak İtalya’da ve daha sonra diğer Avrupa ülkelerinde
hümanizmin etkisiyle ortaya çıkan, klasik İlk Çağ kültür ve sanatına dayanarak
gelişen bilim ve sanat akımı.
○ Sanayi İnkılabı: İnsan
ve hayvan gücüne dayalı üretim tarzından makine gücüne dayalı üretim tarzına
geçilmesi.
7.SINIF 5.ÜNİTE SÖZLÜĞÜ
Ahilik: Selçuklular ile Osmanlılar döneminde
Anadolu’da sosyal dayanışmayı amaçlayan esnaf, zanaat gibi çalışma kollarını
içine alan sosyal örgütlenme.
Cebelu: Tımar sisteminde tımar toprağını
alan kişilerin, topraktan kazandıkları ürünün parasıyla devlete yetiştirdiği
asker.
Cerrah: Ameliyat yapan uzman hekim.
Çırak: Bir işi öğrenebilmesi için o
işin erbabının yanında çalışıp ona yardım ederek işi öğrenen kimse.
Çiftbozan: Toprağını üst üste ekmeyen
çiftçiden alınan ceza vergisi.
Derebeyi: Avrupa’da Orta Çağ’da çok geniş
toprakları bulunan ve topraklarını derebeylik düzenine göre yöneten kimse.
Dirlik: Osmanlı Devleti’nde hizmet
karşılığında verilen toprak yönetim sistemi.
Dirlik Arazi: Osmanlı Devleti’nde geliri
devlet memurlarına ve askerlere maaş ve görev karşılığı olarak verilen
topraklar.
Enderun: Büyük sarayların harem ve hazine
dairelerinin bulunduğu iç kısmı. Osmanlı Devleti’nde kapıkulu denen kişilerden
devlet adamı yetiştiren orta ve yüksek eğitim kurumu.
Endüstri: İhtiyaç duyulan türlü
nesne araç gereç aygıt makine ve benzerlerinin yapımı için gerekli yarı
işlenmişi maddelerin fabrikalarda toplu olarak iş bölümü ile makinelerle
üretilmesi etkinliği.
E-Ticaret: Genel Ağ üzerinden yapılan
alışveriş.
GAP: Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde barajlar
ve sulama kanalları yaparak tarımsal verimi
artırmak amacıyla oluşturulan bir proje.
Has: Osmanlı Devleti’nde geliri 100 bin
akçeden fazla olan dirlik.
İkta: Devlete ait olan, maaş yerine
kişilere verilen, üzerinden elde edilen gelir.
İltizam: Vergilerden birini bedel
karşılığında alma toplama yetkisi.
Kalfa: Çırakla usta aşaması arasında bulunan
zanaatçı.
Lonca: Belli bir iş kolunda usta, kalfa ve
çırakları içine alan dernek.
Miri: Türk-İslam devletlerinde devlete
ait olan toprak.
Mültezim: Devlete ait bir yerin
gelirini açık arttırma ile üzerine alan kimse.
Oda: Serbest meslek sahiplerinin (esnaf ve
sanatkârların) bir araya gelerek kurdukları mesleki dayanışma kuruluşları.
Sanal Mağaza: Genel ağ üzerinden
alışveriş yapılan site.
Sanayi: Ham maddeleri işlemek, enerji
kaynaklarını yaratmak için kullanılan yöntemlerin ve araçların bütünü,
endüstri.
Sanayi İnkılabı: 18. yüzyılın sonları
başlarında İngiltere’de başlayan, hayvan ve insan gücü yerine buhar gücüyle
çalışan makinelerin kullanılmasıyla başlayan süreç.
Sendika: İşçilerin veya
işverenlerin iş, kazanç, toplumsal ve kültürel konular bakımından çıkarlarını
korumak ve daha da geliştirmek için aralarında kurdukları birlik.
Senyör: Orta Çağ’da Avrupa’da geniş
toprakları olan kimse, derebeyi.
Serf: Derebeylik düzeninde toprakla birlikte
alınıp satılabilen köle.
Seri: Bir fabrika veya atölyenin uzun bir
süre aynı iş üzerinde çalıştığı üretim tipi.
Sivil Toplum: Bireylerin ve grupların
devletten kaynaklanmayan ve devletçe yönetilmeyen her türlü toplumsal faaliyet.
Sosyal Devlet: Devletin vatandaşlarının
toplumsal ve ekonomik varlıklarını iyileştirmek için önemli roller
üstenerek bu yolda vatandaşlarına olanaklar sunması.
Tablet: Eski uygarlıklardan kalma, pişmiş veya
güneşte kurutulmuş kilden yapılmış, üzerinde çivi yazısı ile metin yazılı
belge.
Teknisyen: Bir işin bilim yönünden çok,
uygulama ve pratik yönü ile uğraşan kimse.
Tımar: Osmanlı’da savaşta başarı
gösteren askerler ile devlet görevlilerine hizmet karşılığı verilen toprak.
Usta: Bir zanaatı gereği gibi öğrenmiş
olan ve kendi başına yapabilen kimse.
Üretim: Topraktan, hayvanlardan,
bitkilerden vb. ürün sağlama, mal ve hizmet olarak yeni şeyler ortaya koyma,
üretme işi.
Vakfiye: Bir vakfın şartlarını bildiren
belge, vakıfname.
Vakıf: Bir hizmetin, bir işin gelecekte de
yapılması için belli şartlarla ve resmi bir yolla ayrılarak bir kimse
tarafından bırakılan mülk veya para ve bu hizmeti yapmak için oluşturulmuş
(hayır) kurumları.
Zanaat: İnsanların maddeye dayalı
ihtiyaçlarını karşılamak için yapılan, öğrenimle birlikte tecrübe ve ustalık
gerektiren iş.
Zeamet: Osmanlı Devleti toprak düzeninde
yıllık geliri 20.000 akçeyle 100.000 akçe arasında olan topraklar ve bu
topraklardan alınan vergi.
7.SINIF 6.ÜNİTE SÖZLÜĞÜ
Anayasa: Bir devletin nasıl
yönetileceğini belirleyen, kişi hak ve özgürlüklerini düzenleyen yasalar
bütünü.
Cumhuriyet: Milletin, egemenliği kendi
elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri
aracılığıyla kullandığı yönetim biçimi.
Çoğulculuk: Her türlü eğilimin,
düşüncenin örgütlenmesini ve siyasal yaşamda, ülke yönetiminde söz sahibi
olmasını kabul eden siyasal düzen.
Çoğunluk: Seçimlerde en çok oyu alan
kişinin ya da partinin ülkeyi millet adına idare etme hakkına sahip olması.
Demokrasi: Halkın egemenliği temeline
dayanan yönetim biçimi.
Dernek: Belirli ve ortak bir amacı
gerçekleştirmek için kurulan yasal topluluk, cemiyet.
Doğrudan Demokrasi: Halkın egemenliğini bizzat
ve doğrudan doğruya kullandığı demokrasi türü.
Egemenlik: Bir ülkede ulusun içinden
çıkan, bir kişiye, gruba ya da tüm ulusa ait olabilen yönetme gücü.
Hukuk Devleti: Kişi haklarının yasal
güvence altına alındığı ve hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı devlet.
Islahat Fermanı: 1856 yılında
gayrimüslimlere hakların verildiği hukuki düzenlemeler.
Katılım: Bir kararın hazırlanması,
olgunlaştırılması, alınması, uygulanması ve son olarak denetlenmesi
aşamalarından birine, birkaçına veya bütününe, o karardan doğrudan ya da
dolaylı olarak etkilenecek kişi ya da kurumların katılması, katkıda bulunması.
Magna Carta Libertatum: 1215’te İngiltere’de,
halkın bireysel hak ve dokunulmazlıklarını tanıyan, kralın yetkilerini
kısıtlayan siyasal belge.
Meşrutiyet: Hükümdarlıkla yönetilen
bir ülkede hükümdarın başkanlığı altında parlamento yönetimine dayanan hükümet
biçimi.
Milli Egemenlik: Devletin gücü olan
egemenliğin doğrudan doğruya ulusa ait olması.
Monarşi: Siyasi otoritenin genellikle
miras yolu ile bir kişinin üzerinde toplandığı devlet düzeni veya rejim.
Mutlakiyet: Egemenlik yetkisinin bir kişiye
ait olduğu yönetim şekli.
On İki Levha Kanunları: M.Ö. 5. Yüzyılda
(451-449) tarihleri arasında sınıf çatışması sonucunda Roma’da ortaya çıkıp,
sınıflar arası uzlaşı sağlamak için hazırlanmış kanunlar bütünü.
Özgürlük: Bireyin engellenmeden ya da
sınırlandırılmadan istediğini seçebilmesi, yapabilmesi ve hareket edebilmesi
durumu.
Parlamento: Kanun yapma (yasama),
hükümeti denetleyen ve halk tarafından seçilen meclis.
Rejim: Bir devletin yönetim biçimi.
Sendika: İşçilerin veya işverenlerin iş,
kazanç, toplumsal ve kültürel konular bakımından çıkarlarını korumak ve daha da
geliştirmek için aralarında kurdukları birlik.
Senedi İttifak: Osmanlı Devleti’nde,
Sultan İkinci Mahmud devrinde 1808 yılında ayanlar ile hükümet arasında yapılan
anayasal bazı vasıflar içeren sözleşme.
Sivil Toplum: Devletin denetimi altında
olmayan, kararlarını bağımsız olarak vererek toplumsal etkinliklerde bulunan
bireyler topluluğu.
Sosyal Devlet: Ekonomik ve sosyal
alanlarda bireylere sosyal güvenlik ve adalet sağlayıcı politikalar üreten
devlet modeli.
Tanzimat Fermanı: II. Mahmut döneminde 3
Kasım 1839 tarihinde halka bazı hakların verildiği yenilikler.
Temsili Demokrasi: Sınırları belirli bir alan
içinde bulunan bireylerin, kendi iradeleriyle seçtikleri bir temsilci veya
temsil grubunun aracılığıyla siyasi fikirlerini ve görüşlerini belirtmesi
durumu.
Yargı: Yasalara göre mahkemece bir olay veya
olgunun doğuşuna etken olan sebeplerin de göz önünde bulundurularak
değerlendirilmesi sonucu verilen karar.
Yarı Doğrudan Demokrasi: Yurttaşların
seçimler dışında referandum yoluyla ülke yönetimi, anayasa ve yasalar üzerinde
iradelerini ortaya koymaları.
Yasa: Devletin yasama organları
tarafından konulan ve uyulması gereken kurallar bütünü, kanun.
Yasama: Yasa çıkarma.
Yasama gücü: Türkiye Büyük Millet Meclisinin
yasa yapma, yasa koyma, değiştirme ve kaldırma yetkisi, yasama hakkı, yasama
yetkisi, yasama kuvveti, teşrii kuvvet, teşri kuvveti.
Yürütme: Kanunları, yasaları
uygulama işi
7.SINIF 7.ÜNİTE SÖZLÜĞÜ
Birleşmiş Milletler: 1945 yılında uluslararası
barış ve güvenliğin sürekliliğini sağlamak, anlaşmazlıkları barışçı yollarla
çözmek, insan hakları ile ilgili konularda ülkeler arasında iş birliği yapmak
amacıyla kurulan uluslararası kuruluş.
Kalıp Yargı: Bir grubun üyeleri hakkında,
sadece o grubun üyeleri olmaları nedeniyle sahip olunan bir dizi inanç ve
beklentiler.
Kuraklık: Bir bölgede nem miktarının
geçici dengesizliğinden kaynaklanan su kıtlığı.
Küresel Isınma: Atmosfere salınan gazların
neden olduğu düşünülen sera etkisinin sonucunda, Dünya üzerinde yıl boyunca
kara, deniz ve havada ölçülen ortalama sıcaklıklarda görülen artış.
Küresel Sorun: Dünya’da geniş alanları
etkileyen doğal afetler, savaş, bulaşıcı hastalıklar, çevre kirliliği gibi
olayların sonucunda ortaya çıkan sorunlar.
Ön Yargı: Bir kimse veya bir şeyle
ilgili olarak belirli şart, olay ve görüntülere dayanarak önceden edinilmiş
olumlu veya olumsuz yargı, peşin yargı, peşin hüküm, peşin fikir.
Unicef: Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım
Fonu. Dünyada çocuk haklarını savunmayı amaçlayan bu doğrultuda hükumetler ile
çalışmalar yapan bir organizasyon.
0 yorum:
Yorum Gönder