8.SINIF TÜM ÜNİTELER KAVRAMLAR SÖZLÜĞÜ
(Çalışma Sosyal Bilgiler Öğretmeni ERKAN İSANMAZ öğretminimize aittir. https://sosyalbilgiler.biz/forum/konu/demokratiklesme-cabalari-uenite-soezluegue.63794/ adresinde orjinaline ulaşabilirsiniz)
8.SINIF 1.ÜNİTE SÖZLÜĞÜ
Bir Kahraman Doğuyor
Kavramları
Alay: Genellikle üç tabur ve bunlara bağlı
birliklerden oluşan asker topluluğu.
Ataşe: Bir elçiliğe bağlı uzman, elçilik
uzmanı.
Ataşemiliter: Bir ulusun yabancı ülkelerdeki
elçiliklerinde görevli askerî uzman.
Anayasa: Bir devletin dayandığı temel esasları
ve ana kuruluşunu gösteren belge.
Ayan: Bir şehrin ileri gelenleri. Osmanlılarda
çoğu esnaf ailelerden oluşan sınıf.
Azınlık (Ekalliyet): Osmanlı’da Müslüman
olmayan topluluklara verilen isim.
Balkanlar: Balkan Yarımadası da denilen,
Hırvatistan, Sırbistan, Slovenya, Karadağ, Makedonya, Bosna-Hersek, Arnavutluk,
Romanya, Bulgaristan, Yunanistan ve Trakya’yı içine alan bölge.
Batıcılık: Batıyı örnek alma.
Cephe: Üzerinde savaşın sürdüğü bölge.
Çar: Rusya hükümdarlarına verilen ad.
Çok Uluslu: Birden fazla milletin bir arada
yaşaması.
Çok Yönlülük: Bir kişinin farklı alanlarda
yeteneğe sahip olması, faaliyet göstermesi.
Diplomasi: Uluslararası ilişkileri düzenleyen
antlaşmalar bütünü.
Duyunu umumiye: (Genel Borçlar İdaresi)
1881’de Osmanlıdan borçlarını tahsil edebilmek için kurulan uluslararası haciz
heyeti.
Emperyalist: Emperyalizm yanlısı olan,
yayılmacı, yayılımcı.
Emperyalizm: Bir milletin sömürü temeline
dayanarak başka bir milleti siyasi ve ekonomik egemenliği altına alıp
yayılması.
Etnik: Herhangi bir kültüre ait olma.
Ferman: Padişahlar tarafından herhangi bir
konuda yayımlanan yazılı emir, kanun.
Gayrimüslim: Müslüman olmayan.
Geleneksel: Eski yöntemlerle yapılan.
Harp Okulu: Türk Silahlı Kuvvetlerine subay
yetiştiren yüksekokul, harbiye.
Hitabet: Etkili ve güzel söz söyleme sanatı.
İdadi: Lise derecesindeki okul.
İdealistlik: Bir ideale, bir davaya, bir
ülküye bağlı olan; kendini ona göre yönlendiren.
İhtilal: Bir ülkenin, siyasal, sosyal ve
ekonomik yapısını veya yönetim düzenini değiştirmek amacıyla kanunlara
uymaksızın cebir ve kuvvet kullanarak yapılan geniş halk hareketi.
İleri Görüşlülük: İleride olabilecekler
hakkında varsayımlarda bulunabilme becerisi.
İlhak: Egemenliği altına alma.
İttihat: Birlik.
İttihat ve Terakki: 1889 yılında kurulan ve
meşrutiyet yönetiminin tekrar kurulmasını amaçlayan cemiyet.
Islahat: Düzeltme veya iyileştirme
çalışmaları.
İnkılâp: Bir devletin yaşam koşullarını ve
kurumlarını hızlı bir şekilde ileriye dönük olarak değiştirme.
Jeopolitik: Bir devlette bir bölgede uygulanan
politikayla o yerin coğrafyası arasındaki ilişki.
Kapitülasyon: Bir devletin bir anlaşmaya bağlı
olarak başka devletlere tanıdığı ekonomik ve sosyal ayrıcalıklar.
Kanuni Esasi: 1876 yılında yayınlanan
Türklerin ilk anayasasının adı.
Kolağası: Osmanlı ordusunda yüzbaşı ile
binbaşı arasında Subay rütbesi.
Kolordu: Değişik sayıda tümen ve savaş destek
birliklerinden kurulu büyük askeri birlik.
Kozmopolit: İçinde değişik milletlerden
kimseler bulunan topluluk.
Lider: Kitleleri yönlendirme, etkileme yönetme
becerisi olan kişi.
Manevra: Askerlikte tatbikat
Meşrutiyet: Hükümdarın yanında halkın
temsilcilerinden oluşan bir meclisin ve anayasanın olduğu yönetim biçimi.
Milliyetçilik Akımı: Her milletin kendi
devletini kurma düşüncesi.
Monarşi: Miras yoluyla iktidarı elinde
bulunduran kişi ve ona bağlı kimselerce devletin yönetildiği rejim.
Muahede: Antlaşma.
Mülkiye: Askeri olmayan, sivil. Osmanlı
Devleti'nde, üst düzey sivil kamu görevlileri sınıfı.
Osmanlıcılık: Osmanlı imparatorluğu sınırları
içinde yaşayan herkesi din, ırk ve mezhep ayrımı gözetmeksizin “Osmanlı” sayma
düşüncesi.
Öngörü: Bir işin ilerisini kestirme veya bir
işin nasıl bir yol alacağını önceden anlayabilme ve ona göre davranma. İleri
görüşlülük.
Özerklik: Bir topluluğun kendisini bazı
koşullar altında idare etme hakkı. Genelde ana devlete bağlı fakat kendi
kurallarını da uygulayabilme özelliği.
Panslavizm: Rusya’nın Slav birliği kurma
düşüncesi.
Pantürkizm: Türkçülük. Bütün Türkleri
birleştirme düşüncesi.
Parlamento: Yasama gücüne sahip meclis.
Rüştiye: Ortaokul derecesinde olan eğitim
kurumu.
Reform: Bir kurumun işleyişini düzeltmek
amacıyla getirilen köklü değişiklik.
Sömürgecilik: Bir devletin, kendisinden zayıf
olan devletleri veya ulusları, siyasal ve ekonomik egemenliği altına alarak
yayılması ve bu yerlerin yer altı yer üstü zenginliklerine el koyması.
Talim: Uygulamalı olarak yapılan askerlik
eğitimi.
Tanzimat: Yönetimsel işlerin düzeltilmesi
amacıyla alınan önlemlerin ve yapılan uygulamaların tümü.
Tanzimat Fermanı: 3 Kasım 1939'da padişahın
kendi isteği ile halka bazı haklar verdiği gelişme.
Tatbikat: Asker birliklerini savaşa hazırlamak
amacıyla, arazi üzerinde yapılan geniş ölçüde savaş denemesi, manevra.
Terakki: İlerleme, gelişme.
Teşkilatçılık: Bireyin bir hedef uğruna bir
ortamda bir araya gelerek, hedefe yönelik çalışmalar yapması.
Turancılık: Osmanlı Devleti'nin son yıllarında
ortaya çıkmış olan, Osmanlılık ve İslamcılık akımları karşısında bütün
Türklerin tek vatanda ve bayrak altında birleştirilmesini amaçlayan akım,
Panturanizm.
Tümen: Tugayla kolordu arasında yer alan
askeri birlik.
Üniforma: Aynı işi yapanların giydikleri,
tüzükle belirtilmiş, bir örnek giysi. Silahlı kuvvetlerin resmi giysisi.
Yarbay: Orduda rütbesi binbaşı ile albay
arasında olan subay.
Yaver: Emir subayı. Yardımcı kişi.
8.SINIF 2.ÜNİTE SÖZLÜĞÜ
Ajans: Haber toplama, yayma ve üyelerine dağıtma işiyle uğraşan
kuruluş.
Antlaşma: İki veya daha çok devletin saldırmazlık, savaş-ta
iş birliği vb. konularda kararlaştırdıkları ilkelere uygun davranmayı kabul
etmeleri durumu, ahit, muahede, pakt.
Anzak: Birinci Dünya Savaşı sırasında kurulan, Avustralyave
Yeni Zelanda birliklerinin ortak adı.
Asayiş: Bir yerin düzen ve güvenlik içinde bulunması du-rumu,
düzenlilik, güvenlik.
Asi: Devlet yasalarına karşı gelen, isyan eden
Bab-ı Ali: Osmanlılarda sadrazam makamı. Hükümet.
Bağımsızlık: Bir
devletin başka bir devlete muhtaç kalma-dan, kendi kararlarını kendi
alabilmesi.
Bahriye Nazırı: Osmanlı Devleti'nde deniz bakanı.
Batarya: En küçük topçu birliği.
Bilfiil: İş olarak, iş edinerek, gerçekten, eylemli olarak.
Bitap: Bitkin, yorgun.
Bolşevik: Rusya’da 20. yüzyıl başlarında doğan ve Lenin tarafından
geliştirilen komünist hareket.
Cihat: Din uğrunda düşmanla savaşma.
Çar: Rus imparatorlarına ya da Bulgar krallarına verilen unvan.
Çete: Ordu birliklerinden olmayan silahlı küçük birlik.
Delege: Bir devlet veya bir kurul adına bir işi sonuçlandır-mak
üzere gönderilen kişi.
Devrim: Bir kurumun ya da toplumsal sistemi genellikle zor
kullanarak yıkıp, yerine eskisinden farklı bir kurum yada toplumsal sistem
yaratma.
Duyarsız: Olup biteni umursamayan durumu kabullenen.
Egemenlik: Devleti yönetme gücü. Yönetme yetkisi.
Egemen Devlet: Bir başka devlete bağımlı olmama kendibaşına
karar alabilme.
Eşkıya: Dağda, kırda yol kesen hırsızlar, haydutlar.
Felah: Kurtuluş, selamet.
Fetva: İslam hukuku ile ilgili bir sorunun dinî hukuk kural-larına
göre çözümünü açıklayan, şeyhülislam veya müftü
tarafından verilebilen belge.
Genelge: Yasa ve
yönetmenliklerin uygulanmasında yol
göstermek, herhangi bir konuda aydınlatmak, dikkat çek-mek
üzere ilgililere gönderilen yazı, tamim.
Güçler Birliği: Yasama. Yürütme. Yargı yetilerinin bir mec-lis
tarafından kullanılması. Savaş dönemlerinde hızlı karar alma için çıkarılır.
Güdüm: Yönetme işi, idare.
Hakimiyet-i Milliye: Ankara’da çıkarılan milli gazete.
Halk Oylaması: Halkın türlü siyasi ve toplumsal sorunlar karşısında
olumlu veya olumsuz görüşünü belirlemek için başvurulan oylama, plebisit,
referandum.
Heyet: Kurul.
Heyet-i Temsiliye: TBMM kurulana kadar ulus adına
Kurtuluş Savaşı’nı yürüten kuruldur.
Hıyanet-i Vataniye: TBMM'ye karşı çıkan isyanları önle-mek
amacıyla çıkarılan kanundur.
İlhak: Egemenlği altına alma.
İmtiyaz: Başkalarına tanınmayan özel, kişisel hak veya şart,
ayrıcalık.
İnfial: Kızgınlık, öfke.
İrade: Bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücü.
İrade-i Milliye: Sivas Kongresi’nde çıkarılan milli gazete.
İstihkâm: Düşman saldırısını durdurmak, düşmana karşı savunma
yapmak amacıyla düzenlenmiş yer.
İtidal: Aşırı olmama durumu, ılımlılık, ölçülülük. Soğuk-kanlılık.
İtilaf(Anlaşık): Avrupa’da İngiltere, Fransa ve Rusya’nın Almanya
ve müttefiklerine karşı oluşturduğu güç birliği
İttifak: Almanya-Avusturya-Macaristan ve İtalya’nın, İn-giltere
ve müttefiklerine karşı oluşturduğu güç birliği
Kabine: Bakanlar Kurulu, hükümet.
Kapitülasyon: Bir ülkede yurttaşların zararına olarak ya-bancılara
verilen ayrıcalık hakları.
Kilikya: Bugünkü
Seyhan (Adana) ve Mersin illeri ile Konya ilinin güneyini ve Antalya ilinin
doğusunu içine alan bölgeye eskiden verilen ad.
Komite: Siyasi bir amaca ulaşmak için silah kullanan gizli topluluk.
Komünizm: Bütün malların ortaklaşa kullanıldığı ve özel mülkiyetin
olmadığı toplum düzeni.
Komünistlik. Böyle bir düzenin kurulmasını amaçlayan siyasi,
ekonomik ve toplumsal öğreti.
Kongre: Çeşitli yerlerden yöneticilerin, elçilerin, delege-lerin
katılmasıyla yapılan toplantı.
Konjonktür: Geçerli durum. Her türlü durumun ve şar-tın
ortaya çıkardığı sonuç.
Kuvayı İnzibatiye: Kurtuluş Savaşı'nda İstanbul Hüküme-ti'nin
Kuvayımilliye'ye karşı kurduğu, yarı resmi askeri örgüt.
Kuvayımilliye:
Kurtuluş Savaşı'nda Türk direniş örgüt-lenmelerine ve güçlerine verilen
addır.
Lağvetmek: Bir kuruluşu kaldırmak, işleyişine son ver-mek.
Lojistik: Askerlerin silah, kurşun, yiyecek vb. ihtiyaçları-nın
karşılanmas.
Manda: I. Dünya Savaşı'ndan sonra bazı az gelişmiş ülkeleri,
kendi kendilerini yönetecek düzeye eriştirip bağımsızlığa kavuşturuncaya kadar
Birleşmiş Milletler Cemiyeti adına yönetmek için bazı büyük devletlere ve-rilen
vekillik.
Mandater: Mandacı.
Mebus: Milletvekili.
Meclisi Mebusan: Osmanlı Devleti'nin Meclisi.
Megali İdea: Büyük fikir.
Metrepolit: Ortodokslarda patrikten sonra gelen ve bibölgenin
din işlerine başkanlık eden din adamı.
Milis: Savaş sırasında orduya yardımcı olarak toplanan silahlı
halk gücü.
Milli Egemenlik: Yönetme yetkisinin millete ait olmashalkın
yönetime katılabilmesi.
Milli İrade: Milletin karar verme gücü.
Misak: And, antlaşma, bağlaşma, sözleşme.
Misak-i Milli: 28 Ocak 1920’de Mebusan Meclisi’nde kabul
edilen ulusal sınırlarımızı çizen belge.
Miting: Gösteri amacıyla veya bir olaya dikkati çekmeiçin
genellikle açık yerlerde yapılan toplantı.
Muhafaza: Koruma.
Muhalif: Bir tutuma, bir görüşe, bir davranışa karşı olan aykırı
olan kimse. Aykırı.
Muhip: Seven, sevgi besleyen, dost.
Müdafaa: Savunma.
Müftü: İl ve ilçelerde Müslümanların din işlerine bakan görevli.
Fetva veren din adamı.
Mülki İdare: İl ve ilçe yönetimi.
Mülkiye: Devlet yönetimindeki sivil görevliler sınıfı.
Mütareke: İki tarafın anlaşarak geçici bir süre için savaşbırakmaları,
silah bırakma, ateşkes.
Müttefik: Biriyle söz ve güç birliği yapmış, antlaşma ilebağlı.
Panslavizm: Rusların balkanlardaki Slav milletlerini bir araya
getirerek sıcak denizlere inme politikası.
Patrikhane: Patriğin görev yaptığı bina.
Propaganda: Bir öğreti, düşünce veya inancı başkaların tanıtmak,
benimsetmek ve yaymak amacıyla söz, yazı vb. yollarla gerçekleştirilen çalışma.
Protesto: Bir davranışı, bir düşünceyi, bir uygulamayı haksız,
yersiz, gereksiz bularak karşı çıkma, kabul etmeme. Herhangi bir davranışın
haksız, yersiz, gereksiz görülerek onaylanmadığını bildiren resmî açıklama.
Protokol: Bir toplantı sonunda yapılan iki tarafça imzalanan,
ilerde yapılacak bir anlaşmaya, sözleşmeye dayanak olacak belge.
Referandum: Halk oylaması.
Resmen Tanıma: İki devletin birbirleriyle yazılı ve diplomatik
ilişki kurması.
Seferberlik: Bir ülkenin silahlı kuvvetlerini savaşı hazır duruma
getiren, ülkenin ekonomisini, yönetimini ve savaş gereklerine uyacak duruma
sokan hazırlık ve önlemlerin tümü. Bu durumun ilan edildiği veya savaşın sürdüğü
dönem.
Sine-i millete dönmek: Görevinden ayrılıp, milletin ken-disine, onun bağrına, sinesine dönmek, halkın arasına
karışmak.
Siper: Askerlerin savaşta vurulmamaları ve rahat ateş edebilmeleri
için kazılmış, üstü açık hendek.
Sosyal Devlet: Halkıyla ilgilenen ve onların yaşam düzeyi-ni
geliştirmeye yönelik önlem alan devlet.
Stratejik: Elinde bulundurana büyük ayrıcalıklar ve üstün-lükler
sağlayan yer ya da bölge.
Sükûnet: Sessizlik.
Şarkiye: Doğu.
Tampon Devlet: Devletlerin güvenliklerini sağlamak ama-cıyla
oluşturdukları ara bölge.
Tam Bağımsızlık: Sosyal, siyasal, hukuk ve ekonomik gibi her
alanda bir devletin kendi kararlarını verebilmesi.
Teali: Yükselme, yücelme.
Teçhizat: Silah dışındaki savaş gereçleri.
Tehcir: Göç ettirme, göç etmesine sebep olma, sürme.
Tehcir Kanunu: 1915’te Doğudaki Ermenilerin zorunlu göçe
tabi tutulma yasası.
Tek Çatı Altında Toplama: Ayrı ayrı olan unsurları birleşti-rerek
tek merkezden yönetilebilir hale getirme.
Tekalifi Milliye: 7-8 Ağustos 1921’de Mustafa Kemal ta-rafından
ordunun ihtiyaçlarını karşılamak için çıkarılan seferberlik yasası.
Telkin: Bir duyguyu, bir düşünceyi aşılama.
Terhis: Askerlik görevini bitirenleri ordudan bırakma.
Tersane: Gemi yapılan yer .
Teslimiyetçi: Boyun eğen, durumu kabullenen kişi.
Teşkilat-ı Esasiye:
TBMM'nin açıldığı yıllarda hazırlanan devletimizin ilk anayasasıdır.
Topyekün: Hepbirlikte, toplu olarak.Ulusal İrade: Bir ulusun bir işin nasıl yapıldığı gerektiği
yolunda açığa vurduğu karar. Ulusal irade ancak egemen-liğin
ulusun tümüne ait olduğu devlet sisteminde belirle-nebilir. Ulusal iradenin
somutlandığı yer parlamentodur.
Uluslararası Denklik: Milletlerarası eşit olma durumu.
Ültimatom: Bir devletin başka bir devlete verdiği ve hiçbir tartışma
veya karşı koymaya yer bırakmaksızın, tanıdığı sürede isteklerinin yerine
getirilmesini istediği nota.
Üs: Harekâtın yürütülebilmesi için gerekli birliklerin, her türlü
gereçlerin tamamlandığı, teçhizatın toplandığı ve dağıtıldığı yer.
Veliaht: Hükümdardan sonra yerine geçecek kimse.
Vilayet-i Sitte: 6 Doğu ili. (Erzurum, Van, Diyarbakır,
Bitlis, Sivas, Elazığ)
8.SINIF 3.ÜNİTE SÖZLÜĞÜ
Asayiş: Bir yerin düzen ve güvenlik içinde bulunması durumu.
Başıbozuk: Düzensiz.
Başkomutanlık: Savaşta bütün ordulara komutanlık yapma
yetkisi.
Cenup: Güney.
Cephane: Ateşli silahlarda kullanılmak için
hazırlanan her türlü patlayıcı maddenin genel adı.
Çarık: İşlenmemiş sığır derisinden yapılan ve
deliklerine geçirilen şeritle sıkıca bağlanan ayakkabı.
Diplomatik Zafer: Başka bir ülke veya ülkelerle yapılan
anlaşmada kazançlı olma durumu.
Düzenli Ordu: Düzenli ve disiplinli askeri komuta kademesi
tarafından yönetilen askeri birlikler.
Erzak: Uzun süre saklanabilen yiyeceklerin genel
adı.
Fetva: İslam hukuku ile ilgili bir sorunun dinî
hukuk kurallarına göre çözümünü açıklayan, şeyhülislam veya müftü tarafından
verilebilen belge.
Gazi: Savaştan sağ dönen kimse.
Hat: Çizgi, sınır.
Hezimet: Yenilgi.
Hıyanet: Kutsal sayılan şeylere karşı el uzatma, kötülük
etme veya karşı davranma. Hainlik.
Hıyanet-i Vataniye Kanunu: Milli mücadele döneminde vatana ihanet
edilenlerin yargılanması kanunu.
İcra: Yapma, yerine getirme, bir işi yürütme.
İstikamet: Tutulan, izlenen yol.
İstiklal Mahkemesi: Hıyanet-i Vataniye Kanunu'nun çabuk ve
etkili bir biçimde işlemesini sağlamak için Büyük Millet Meclisi'nin kurduğu
özel mahkeme.
Karargâh: Bir birlik veya kurumun, kumandan ile
yardımcı şube ve bölümlerinden oluşan kuruluş.
Kasatura: Askerlerin palaskaya asılı olarak taşıdıkları,
gerektiğinde tüfek namlusunun ucuna da takılabilen bir çeşit büyük bıçak.
Lojistik: Askeri birliklerin hareketlerinde
haberleşme, ikmal ve yol gibi hizmetleri sağlayan askeri bölüm.
Maarif: Öğretim ve eğitim sistemi.
Maarif Kongresi: Eskişehir-Kütahya savaşı sürerken Türk
devletinin eğitim politikasının belirlendiği kongre.
Maarif Vekaleti: Eğitim Bakanlığı.
Makus: Kötü giden talih.
Mareşal: Askerlikte en yüksek aşama, en büyük rütbe.
Mevzi: Savaşta bir askerî birliğin savunduğu yer
veya bu birlik tarafından ele geçirilen bölge.
Muhabere: Haberleşme.
Muallim: Öğretmen.
Muharebe: Savaş.
Mukavemet: Savunma, karşı koyma, direnç, dayanırlık.
Mutasarrıf: Osmanlı yönetim örgütünde sancakların
yöneticisine verilen ad.
Müfreze: Türlü askeri görev ve hizmetlerin yapılması
amacıyla küçük birliklerden, belli bir kuruluşa bağlı kalmadan geçiçi olarak
oluşturulan grup.
Mühimmat: Savaş gereçleri.
Nizam: Düzen. Kural.
Ödün: Taviz.
Piyade: Yaya savaşan askeri grup.
Ricat: Gerileme, geri çekilme, geri kaçma.
Saltanat Şurası: Savaş, barış gibi fevkalade konularda devlet
adamlarıyla ilim irfan sahibi insanların görüşlerini almak üzere bizzat
padişahın da hazır bulunduğu üst düzey toplantı.
Şarapnel: Patladığında etrafa küçük parçalar saçan bir
tür top mermisi.
Satıh: Yüzey, alan.
Seferberlik: Bir ülkenin silahlı kuvvetlerini savaşa
hazır duruma getiren ülkenin ekonomisini yönetimini savaş gereklerine uyacak
duruma sokan hazırlık ve önlemlerin tümü.
Süvari: Atlı askeri birlik.
Taarruz: Saldırı.
Teçhizat: Silah dışındaki savaş gereçleri, donatı.
Tanıma: Bir devletin varlığını başka devletlerin de
kabul etmesi.
Tasfiye: Temizleme,
Taviz: İstenmeden verilen.
Tekâlif-i Milliye Emirleri: Sakarya Savaşı öncesi ordunun ihtiyaçlarını
karşılamak üzere çıkarılmış emirler.
Teşkilati Esasi: 20 Ocak 1921 tarihinde kabul edilen anayasa.
Zanaat: Marangozluk, demircilik, kuyumculuk,
terzilik gibi meslek olarak yapılan ve pek çok dalları bulunan, deneyim ve
ustalık gerektiren iş.
8.SINIF 4.ÜNİTE SÖZLÜĞÜ
4. Ünite Sözlüğü
Alaturka: Eski Türk gelenek görenek
töre ve hayatına uygun olan, alafranga karşıtı.
Arşın: Eskiden kullanılan, yaklaşık 68
santimetreye eşit olan uzunluk ölçüsü.
Asri: Çağdaş.
Aşar: Tarım ürünlerinden alınan onda bir
oranındaki vergi.
Azimkarane: Kararlılıkla.
Bağnaz: Yeniliklere karşı olan kişi.
Bayındır: Gelişip güzelleşmesi, hayat şartlarının
uygun duruma getirilmesi için üzerinde çalışma, bakımlı ve imar edilmiş hale
getirme.
Benlik: Bir kimsenin öz varlığı, kişiliği, onu
kendisi yapan şey.
Çeki: İki yüz elli kiloya eşit olan, odun,
kireç vb. ağır ve kaba şeyleri tartmakta kullanılan bir ağırlık ölçüsü.
Cumhuriyet: Milletin, egemenliği kendi elinde
tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla
kullandığı yönetim biçimi.
Darülfünun: Eskiden üniversitelere verilen
isim.
Derviş: Bir tarikata girmiş, onun yasa ve törelerine
bağlı kimse.
Devletçilik: Bir ülkenin kalkınmasının,
gelişmesinin devlet girişimiyle, devlet eliyle olabileceğini öne süren görüş,
öğreti. Devletin, ekonomik yaşama doğrudan doğruya el attığı sisteme verilen
ad.
Dinamik: Durağan olmayan.
Dirhem: 3,25 gram gelen bir ağırlık ölçüsü.
Dispanser: Veremle savaşan sağlık kuruluşları.
Dogma: Belli bir konuda ileri sürülen bir
görüşün sorgulanamaz, tartışılamaz gerçek olarak kabul edilmesi.
Dogmatizm: (Sorgulanamayan düşünce)
Otoritelerce ileri sürülen düşünce ve prensipleri değişmez kurallar olarak
kabul eden görüş.
Ecdat: Geçmişteki büyükler, atalar.
Enstitü: Genellikle araştırma yapan ve kimi
durumlarda öğretime de yer veren eğitim kurumu.
Erkânıharbiye: Savaş Bakanlığı.
Evkaf: Vakıf mallarını yöneten kuruluş.
Evrensel: Tüm insanlığı ilgilendiren. Dünya
ölçüsünde, dünya çapında.
Fırka: Siyasi parti.
Halife: Hz. Muhammed'den sonra İslam
dünyasının dini ve siyasi liderliğini yapan kişi.
Halkçılık: Toplumun bireyleri arasında eşitlik
gözetmek, toplum içinde hiçbir kişiye, topluluğa ayrıcalık verilmesini kabul
etmemek, halk denilen bireyleri tek ve eşit bir varlık tanımak, onun yararına
çalışmak.
Hanedan: Bir devleti yöneten soy ya da aile.
Hıfzıssıhha: Osmanlıda sağlık işlerini
düzenleyen kurum.
Hilafet: Halifelik.
Hurafe: İslam dininde olmayan ve sonradan
giren gerçek dışı uygulamalar.
İktisat: Ekonomi, mali.
İnkılap: Bir devletin sahip olduğu siyasi,
sosyal, askeri alanlardaki kurumların devlet eliyle köklü bir biçimde
değiştirilerek yenileştirilmesi.
İzmir İktisat Kongresi: Milli mücadele sonrası
ülkenin ekonomik politikasını belirlemek için toplanmış kongre.
Kabine Sistemi: Yürütme gücünün başında
cumhurbaşkanının bulunduğu, halkın oylarıyla seçilen başbakanın birlikte
çalışacağı bakanları bizzat seçmesiyle ve cumhurbaşkanının onayıyla kurulan
hükümet şekli.
Kabotaj: Denizlerde, limanlarda ticaret yapma
hakkı.
Kafi: Yeterli
Kile: Genellikle tahıl ölçmede kullanılan
belirli hacimdeki kap.
Kisve: Kılık, kıyafet.
Kulaç: Gerilerek açılmış iki kolun parmak
uçları arasındaki uzaklık.
Laiklik: Din ve devlet işlerinin ayrı olması
durumu, devletin, vatandaşlarıyla olan ilişkilerinde inançlara göre ayrım
yapmaması ve ayrıca, herhangi bir inancın, özellikle de bir toplumda egemen
olan inancın, aynı toplumda azınlıkların benimsediği inançlara baskı yapmasını
önlemesi.
Mamur: Gelişip güzelleşmesi, hayat şartlarının
uygun duruma getirilmesi için üzerinde çalışılmış olan, bakımlı.
Mazlum Millet: Sömürge altında olan millet.
Mecelle: Osmanlı döneminde yapılan medeni
kanun.
Meclis Hükümeti Sistemi: Meclisin başkanının
aynı zamanda hükümetin de başkanı (başbakan) olduğu, hükümetin bakanlarının
meclis içerisinden oylama ile tek tek seçilerek kurulan hükümet şekli.
Meczup: Allah aşkıyla aklını yitirmiş kimse.
Medeni Kanun: Evlenme, boşanma, ailenin
işleyişi, miras ve benzeri her türlü ilişkileri düzenleyen, toplumsal hayatın
düzenlenmesinde önemli rol oynayan kanun.
Millet Mektepleri: Harf inkılabından sonra okul
çağı dışına çıkmış vatandaşlara yeni alfabeyi öğretmek için açılan okul.
Millî kültür: Bir millete kimlik kazandıran,
diğer milletlerle arasındaki farkı belirlemeye yarayan, tarih boyunca meydana
getirilen o millete ait maddî ve manevî değerlerin uyumlu bir bütünü.
Misak-ı İktisadi: Ekonomik yönden yapılacak
olan çalışmaları belirlemek ve milli ekonomiyi kurmak amacıyla İzmir İktisat
Kongresinde kabul edilen ekonomi programı.
Mizan: Terazi, ölçü, tartı.
Muasır: Çağdaş.
Müreffeh: Refah ve varlık içinde yaşayan.
Müspet: Olumlu.
Modern: Çağa uygun.
Örfi Hukuk: Gelenek ve göreneklere göre
oluşturulan hukuk.
Özel Sektör: Devletten bağımsız kişilerin
kendine ait kurduğu işletme.
Paitaht: Başkent.
Patrikhane: Hıristiyan Ortodoks Kilisesinin
başında olan başpapaza Patrik, idaresi altında olan Kilise Kuruluna da
Patrikhane denir.
Refah: Bolluk ve rahat içinde yaşama.
Rejim: Bir devletin uyguladığı yönetim biçimi.
Şeriye: İslam hukukuyla ilgili.
Şer’i Hukuk: Dini kuralları temel alan hukuk.
Saban: Toprağı kazarak altüst etmeye, tarlayı
ekilebilecek duruma getirmeye yarayan, demir bir ucu bulunan ve çift süren
hayvanlarca çekilen tarım aracı.
Saltanat: Babadan oğula geçen yönetim şekli.
Sanatoryum: Özellikle veremli hastaların
iyileştirilmesi için kurulmuş sağlık kuruluşu.
Sanayi-i Nefise: 1882'de kurulmuş ve bugünkü
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi adıyla eğitime devam eden sanat okulu.
Sermaye: Bir ticaret işinin kurulması,
yürütülmesi için gereken anapara ve paraya çevrilebilir malların tamamı.
Serpuş: Başlık.
Söylev: Bir topluluğa düşünceler, duygular
aşılamak amacıyla söylenen uzunca coşkulu ve güzel söz, nutuk, hitabe.
Taassup: Bağnazlık. Bir fikre aşırı şekilde
bağlanma.
Tarikat: Aynı dinin içine, tasavvufa dayanan
ve kimi ilkelerle birbirinden ayrılan Tanrıya ulaşma yollarından her biri.
Tekke: Tarikattan olanların barındıkları,
ibadet ve tören yaptıkları yer.
Teşekkül: Kuruluş.
Teşviki Sanayi: 1927’de çıkarılan ekonomik
kalkınmayı gerçekleştirmek için devletçilik ilkesi doğrultusunda özel sektörü
destekleme yasası.
Tevhid-i Tedrisat: 3 Mart 1924’te çıkarılan
eğitim- öğretimi birleştiren yasa.
Türbe: Devlet adamlarının veya din âlimlerinin
mezarlarının bulunduğu oda şeklindeki binaya verilen ad.
Üniversite Reformu: Modern tarzda
yükseköğretim ihtiyacını karşılamayan Darülfünunun yerine, bu ihtiyacı
karşılayacak okulların kurulmasını amaçlayan çalışma.
Zabıt: Meclis tutanakları.
Zaviye: Küçük tekke, ibadethane.
Zümre: Grup.
8.SINIF 5.ÜNİTE SÖZLÜĞÜ
5. Ünite Sözlüğü
Çok Partili Hayat: Birden fazla
partinin olması durumu.
Çoğulculuk: Demokratik ülkelerde farklı
fikirlerin siyasi partilerce temsil edilmesi.
Ebediyen: Sonsuz olarak sonsuzluğa kadar.
Fırka: Parti.
İcap: Gerek.
İktidar: Hükümet yönetimini elinde bulunduran
parti.
İnfial: Kızgınlık, öfke.
İrtica: Mevcut devlet düzenini dini esaslara
göre yürütmeyi amaçlayan dinsel hareket.
Komplo: Topluca ve gizlice yürütülen herhangi
bir plan.
Liberalizm: Devletin bireyler, sınıflar ve
uluslar arasındaki ekonomik ilişkilere karışmamasını isteyen siyasal ve
ekonomik öğreti.
Muhalefet: İktidar partisi dışındaki partilere
verilen isim.
Mürit: Bir tarikat şeyhine bağlanarak ondan
tasavvufun yollarını öğrenen kişi.
Naçiz: Değersiz, önemsiz.
Payidar: Kalıcı, sonsuza kadar yaşayacak olan.
Perver: Yetiştiren, koruyan.
Rejim: Yönetme, düzenleme biçimi, düzen. Bir
devletin yönetim biçimi.
Şerait: Temeli dine dayanan yasalar.
Siyasal Parti (Fırka): Bir toplumda siyasal
iktidarı ele geçirmek amacıyla kurulan örgüt.
Sıkıyönetim: Olağanüstü zamanlarda ve
durumlarda ülkede güvenliğin sağlanması için ordunun yardımıyla
gerçekleştirilen yönetim.
Suikast: Gizlice cana kıyma ve kötülük etmeye
kalkışma.
Takrir: Yerleştirme, yerleştirilme.
Takrir-i Sükun : 4 Mart 1925’te II.TBMM
tarafından cumhuriyete karşı çıkan ayaklanmaları bastırmak için çıkarılan ceza
yasası.
Terakki: İlerleme.
Teşebbüs: Girişim.
8.SINIF 6.ÜNİTE SÖZLÜĞÜ
6. Ünite Sözlüğü
Antant: Anlaşma, uyuşma, uzlaşma, mutabakat.
Beynelmilel: Uluslararası.
Cihan: Dünya.
Dış Politika: Başka ülkelerle yapılan siyasi,
hukuki, ticari girişimler.
Diplomasi: Milletlerarası ilişkileri
düzenleyen antlaşmalar bütünü, yabancı bir ülkede ve milletlerarası
toplantılarda ülkesini temsil etme işi ve sanatı.
Etabil: Bir yere yerleşmiş, vatan tutmuş.
İstanbul’da yerleşmiş Rumlar ve Batı Trakya’da yerleşmiş Türkler için
kullanılan kavram.
Hukuk Devleti: Bir devletin bütün
uygulamalarında kanunlara göre hareket etmesi.
Faşizm: Demokratik düzenin yerine aşırı bir
ulusçuluk ve baskı düzeni kurmayı amaçlayan öğreti.
İç Politika: Bir devletin kendi sınırları
içinde kamu işlerinin örgütlenmesine ve yönetime ilişkin uyguladığı siyaset
Mübadele: Değiş tokuş etmek.
Müstevli: Bir yeri istila eden, yönetimi
altına alan.
Mütekabiliyet: Karşılıklı.
Pakt: Antlaşma. İki veya daha çok devletin
saldırmazlık, savaşta ittifak gibi konularda üstlenmelerini belirttikleri
belge.
Statü: Bir kimsenin, bir kurum veya bir toplum
içindeki durumu. Kadro bakımından bağlı olduğu durum, pozisyon.
Statüko: Bir durumun devam etmesi.
Statükocu: Süregelen durumu korumaya meyilli
olan. Değişime direnen.
Stratejik: Önemli.
Sulh: Barış.
Yayılmacılık: Bir devletin veya ulusun başka
devlet veya uluslar üzerinde kendi çıkarları doğrultusunda etkide bulunmaya
çalışması. Başka uluslara ait olan toprakları alma çalışması.
8.SINIF 7.ÜNİTE SÖZLÜĞÜ
7. Ünite Sözlüğü
Dörtlü Takrir: 1945 yılında dört
vekil tarafından Anayasa ve demokrasiye uygun hareket edilmesi çağrısı içeren
önerge.
Ekmek Karnesi: İkinci Dünya Savaşı’nın devam
ettiği yıllarda yoksulluk nedeniyle halkın ekmeğini alabilmesi için verilen
karne.
Karartma: Savaş durumunda düşman uçaklarından
korunma amacıyla ışıkları örtme veya söndürme biçiminde alınan önlemlerin
bütünü.
Katafalk: Önünden geçilerek kendisine saygı
gösterilmek istenen ölünün tabutunun konulması için yapılmış yer.
Matem: Hüzün, yas. Ölüm veya bir felaketten
doğan acı ve bu acıyı belirten davranışlar.
Mazlum: Zulüm görmüş, kendisine zulmedilmiş.
Mihver: İkinci Dünya Savaşı’nda müttefik
devletler bloğuna karşı Almanya, İtalya ve Japonya'nın oluşturduğu blok.
Mozele: Büyük, etkileyici ve gösterişli mezar.
Naaş: Ölen insanın vücudu, ceset.
Narh: Zorunlu tüketim maddeleri için devletin
fiyat belirlemesi.
Rey: Oy
0 yorum:
Yorum Gönder